Sık Sorulan Sorular

Sık Sorulan Sorular

Serebral palsi, doğumdan önce, doğum esnasında ya da doğumdan sonra beyinde oluşan hasar sonucu meydana gelen durumun adıdır. Serebral kelimesi beyin, palsi kelimesi ise felç anlamına gelmektedir. Diğer bir tabirle serebral palsi, beyin felci demektir. Serebral palside temel olarak kas iskelet sistemi etkilenir. Vücudun hareketleri, kasların tonusu, denge ve koordinasyonda problemler görülebilir. Bunların dışında sindirim, mesane ve bağırsak aktivitesi, solunum, konuşma becerileri gibi çeşitli durumlarda problemler görülebilir.

Otizm ya da Otizm Spektrum Bozukluğu(OSB), doğuştan gelen nörobiyolojik bir farklılıktır. Otizmli bireylerde, beynin yapısal veya işlevsel farklılığın neden olduğu nöro-gelişimsel bazı problemler görülebilir. Doğumdan sonraki ilk üç yılda belirtilerle kendini göstermeye başlar. Otizm spektrum bozukluğu, genel olarak etkileşim ve iletişim becerilerini, davranışlarını ve akademik öğrenme kabiliyetini etkiler. Detaylı bilgi için Makaleler bölümündeki makalelere göz atabilirsiniz.

Boyundan başlayan ve kuyruk sokumuna kadar uzanan; kas iskelet sistemi, dokunma duyusu, mesane ve bağırsak kontrolü, iç organların işleyişi gibi birçok bedensel aktviteyi yöneten yapıya omurilik denir. Omurilik, sırtımızın ortasında yer alan, üst üste dizilmiş omur adı verilen kemiklerin oluşturduğu omurga dediğimiz yapının içinde bulunur. Omurga, omuriliği koruyan bir yapıdır. Anne karnında, omurganın tam kapanmadığı ve gelişiminin sekteye uğradığı duruma Spina Bifida denir. Omurilik ve bağlantılı sinirler açıkta kalabilir. Çoğu zaman açıkta kalan omurilik ve sinirler, sırtta oluşan bir yumrunun içine toplanır. Bu durum vücudun bazı fonksiyonlarını yerine getiren sinirlerin yaralanması ve ilgili fonksiyonların etkilenmesine neden olur. Yaralanmanın düzeyine göre alt ekstremitede duyu kaybı, güçsüzlük, fonksiyon kaybı görülebilir. Mesane ve bağırsak kontrolü zayıf olabilir ya da hiç olmayabilir. Spina bifidaya çoğu zaman hidrosefali eşlik eder.


Doğuştan gelen, kafanın tek tarafa eğrildiği, yüzün tersi tarafa çevrildiği durumdur. Çoğunlukla ebeveynler tarafından henüz birinci ayda, boynun asimetrik duruşundan dolayı fark ediliyor. Tortikollise, eğriliğin olduğu tarafta bulunan SCM kasının sertliği ve kimi zaman şişkinliği neden olmaktadır. Kas sertliğine kas kısalığı da eşlik eder. Kasın şişkinliği ise, kas kitlesinin içindeki kitleden kaynaklanabilir.
Çocukta zamanla şaşılık, mimik kaslarında asimetri, omuz yüksekliğinde farklılık ve skolyoz görülebilir.

21. kromozom çiftinde fazladan bir kromozomun bulunması sonucu oluşan durumdur. Down Sendromu, genetik bir farklılıktır. Her 750-1000 doğumdan birinde görülmektedir. Karakteristik yüz görünümüne sahiptirler. Fiziksel büyümelerinde gerilik ve zihinsel gelişimde hafif ya da orta düzey gerilik görülebilir. Gebelik sırasında yapılan rutin testlerle ve doğum esnasında tespit edilebilir. Genetik farklılığın sebebi henüz tam olarak tespit edilememiştir. En belirgin belirtileri; karakteristik yüz, kas tonusunun düşüklüğü ve gevşek beden, ayağın birinci ve ikinci parmağı arasında genişlik, badem şeklinde gözler, el stadında yarık ve dillerinin sarkık olmasıdır.

Çocuğun; fiziksel, zihinsel, duygusal, sosyal, dil-konuşma, alanlarında yaşıtlarından geri kalması durumudur. Gelişim geriliğinin sebepleri; biyolojik, genetik ve çevresel olabilir. Anne-babanın zeka düzeyleri, çocuğun dışarıda anne babası ve akranlarıyla geçirdiği vakit, beslenme şartları, çocuğa sunulan ortamın zengin olup olmaması gibi faktörler gelişim geriliğinde rol oynar. Gebelik döneminde annenin geçirdiği rahatsızlıklar ve hastalıklar, doğum esnasında yaşanabilecek problemler de gelişim geriliğine neden olabilir.
Çocuktaki gelişim, çocuktan beklenen normal gelişim aralıklarında ise gelişim geriliğinden söz edilmez. Örneğin, iki çocuktan biri 1,5 yaş civarı anlamlı kelime üretmeye başlarken bir diğeri bunu 2 yaş civarı yapabilir. Bu farklılıklar, çocuğun cinsiyetine, sosyo-kültürel ortamına, sunulan çevresel etmenlere ve genetik faktörlere bağlı olabilir. Gelişim testleri yardımı ile çocuktaki gelişim geriliği tespit edilir. Rutin aralıklarla, 6 yaşına kadar bu testleri yapmakta fayda vardır.

Dikkat ve odaklanma problemleri, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik ile kendini gösteren psikiyatrik bir bozukluktur. Vakaların %60-70 kadarında yetişkinlikte de devam etmektedir. Bu durumun görüldüğü bireylerin bir kısmında dikkat eksikliği, bir kısmında hiperaktivite, bir kısmında da dürtüsellik daha çok aktiftir. Bazılarında ise bu durumlar beraber görülmektedir, bu tipe karma tip DEHB denir. DEHB’in dikkat eksikliği ile ilgili belirtileri; göz teması kuramama, dikkatini sürdürememe, odaklanmada zorlanma, çabuk sıkılma, unutkanlık olabilmektedir. Dürtüsellik ile ilgili belirtileri; sabırsız olmak, isteklerin hemen karşılanmasını istemek, aceleci davranmak, tepkilerini kontrol etmekte güçlük çekmektir. Hiperaktivite ile ilgili belirtileri; yerinde duramama, sürekli hareket etme isteği, hızlı ve hatalı konuşmak, sözcükleri yanlış söylemek, dinlenmeyi becerememek, oturduğu yerde bile elleri ve ayakları ile hareket etme isteği olarak sayılabilir.

Motor beceri; bedenin hareket etme kabiliyetidir. Kaba motor; büyük kas grupları ile yapılan hareketlerdir. Örneğin yürümek, tırmanmak, ayağa kalkmak kaba motor hareketlerdir. İnce motor; küçük kas grupları ile yapılan hareketlerdir. Örneğin resim yapmak, yazı yazmak, makasla kesim yapmak, örgü yapmak ince motor hareketlerdir. Her iki hareket de düzgün hareket için çok önemli ve çok gereklidir. Çocukların önce, kaba motor becerileri gelişmeye başlar. 2 yaşına kadar ince motor becerileri, kaba motor becerilere göre daha yavaş gelişir. Bazı çocuklarda ince ve kaba motor becerilerde gerilik görülebilir. Çocuklarda, motor gelişimlerinin kilometre taşları vardır. Hangi ay hangi motor becerinin gelişmeye başladığına dair detaylı bilgi için Makaleler’e göz atmayı unutmayın.


Gebelik dönemi, doğum esnasında veya yenidoğan döneminde nörolojik problemler görülme ihtimali olan bebeklere riskli bebek denir. Nörolojik problemlerin görülme nedeni biyolojik ya da çevresel etkiler olabilir.
Riskli bebeklerde, ilerleyen yaşlarda gelişim, çeşitli şekillerde ve düzeylerde etkilenebilir ve geri kalabilir. Bebeğin riskli bebek olduğunu tespit etmek, sonraki dönemlerde yaşanabilecek problemlerin önüne geçmeyi, ya da bu problemlerin çözümünü kolaylaştırır. Riskli bebekte risk; anneye ait sebeplerden, bebeğe ait sebeplerden ve çevresel sebeplerden kaynaklanabilir. Gebelik esnasında annenin yeterli ve sağlıklı beslenmemesi, alkol ve madde kullanması, anne rahminin yapısal bozuklukları gibi faktörler anneye ait sebepler olabilir. Bebeğin yenidoğan döneminde yeterli ve sağlıklı beslenmemesi, ilaç kullanması, travma yaşaması, radyasyona maruz kalması gibi sebepler çevresel sebeplerdir. Bebeğin ters gelmesi, anne rahmindeki yerleşimi, genetik bozuklukları bebeğe ait sebeplerdir. Bebeğin yenidoğan döneminde çok yönlü desteklenmesi; doktor, yenidoğan hemşiresi, çocuk fizyoterapistleri, çocuk gelişim uzmanları tarafından hazırlanan programlarla gelişimin takip edilmesi çok önemlidir.